22.12.14

Neler Oluyor Hayatta?

Geçtiğimiz hafta cuma günü, Gazi Ünv. İletişim Fakültesinde Abdurrahman Antakyalı ve Ozan Sağdıç'ın söyleşisi vardı. Topladım bizim çocukları, kaçmaz bu gitmemiz gerek dedim. Yaşayan bir tarihi canlı dinlemek her zaman mümkün olmayabilir... Fotoğrafta 60 yılını devirmiş bir usta, bir Türkiye tarihi... Çok keyifliydi.



Bir gün bir kitap okudum, hayatım değişti lafına benzer bir laf ettim, söyleşiden sonra ama hatırlamıyorum. Bu aralar hafıza ile ilgili bir takım problemlerim var. Çevremdekiler çok çalışmaktan artık bir çeşit hafıza mıcıklaması yaşadığımı söylüyorlar. İyi de işlemeyen demir paslanır...

Haftalardır derginin yeni sayısı için beyin fırtınaları yaşıyorum. Bir yandan da fuar için bir takım kağıt kürek işlerinin bitmesi gerek. Biliyorum biliyorum tasarım ofisleri ve grafikerler var. Neden onlarla çalışmıyorum, çünkü gereğinden fazla mükemmeliyetçiyim.

Sanırım 1 yazı haricinde tüm derginin yazılarının editleme işini bitirdim. Seçilen görsellerin stok sitesinden satın alınması aşamasına yarın geçebileceğim (çok şükür) Çarşamba günü de tasarım için Süleyman'a dosyaları göndermiş olacağım ki işler bu kadarla da bitmiyor. 

Aylar olmuş çekimleri yapılıp, albümleri tasarlanalı. Ama tasarımı beğenmemişler, fotoğrafları değiştirmek istemişler vs Neyse ki çok fazla değil, 4-5 çift. Onların albüm düzenlemeleri var,tekrar editlenecek. Bir işi editlemek yerine yeniden yapmayı tercih edenlerdenim. Çünkü yapılmış bir şeyin düzenlenmesi kadar zaman kaybı bir süre yok! Çok sinir bozucu, neyse hallolacak inşallah.


Düşünüyorum da 2015e tertemiz girebilmem sadece hayallerde kalıyor.Kendi iradem dışında bir çok engelden dolayı bir önceki yılın işleri bir şekilde sonraki yıla sekiyor... Bu durum eskiden beni çok rahatsız ederdi. Artık daha az umursuyorum, amaaaan ne olacak moduna girdim insanlar sayesinde biraz da yaşım ilerledikçe sanırım :)))

Duygu yavrum sonunda cübbesini giydi, geçen perşembe. Elbette velisi olarak yanındaydım :) Valla babası kafa kağıdını bize verdi, arayıp sorabilirsiniz :P


Bu doktor ünvanının alınması üzerine dün akşam Burcu ve Musa'nın evine misafirdik. Burcum sağ olsun yapmış da yapmış Allahım eve dönerken can veriyordum, o nasıl yemek! Aman dökülmesin, ziyan olmasın, yok onun son kaşığını da ben alırım, hatta kalanları bize ver şeklinde yerseniz bir yemeği, sonra çatlıyordum dersiniz :D Burcum hem eli boldur hem de böyle lezzetli yemek yapan çok tanımadım, tü tü tü maşallah! Bir gün bir yemek tükkanı açıp, hatunu baş mezeci yapmayı planlıyoruz.



Neyse efenim, Serhat'ın makale okuma, yazma ve benim fuar,dergi,müşteri trafiğinden arta kalan zamanlarımızı böyle değerlendirmeye çalışıyoruz.

Hayat size güzel diyenleri bize bekliyorum, her zaman kapımız açık. Karaoğlan familyasına nasıl misafir olunur konulu bir video hazırlayıp, sunsam demek istediğimi anlarsınız ;)

Hepinize harika bir hafta diliyorum, benim kadar çok çalışmayın. 35e 6 ay kala kafa gidiyor :)))

2 yorum:

  1. Wooow you've lovely blog! Thanks for follow :)

    YanıtlaSil
  2. çok tatlısınız takipteyim sizi de beklerim .. http://ciziyorumdikiyorum.blogspot.com.tr

    YanıtlaSil