23.6.10

Buse


Hisar, Kuruçeşme, sahil boylu mu?

Arnavutköylü mü,
Ortaköylü mü?
Kız sen İstanbul’un
neresindensin...
Emirgan, Bebek, Aşiyanlı mı?
Sarıyer, Tarabya, İstinyeli mi?
Yeşilyurt, Florya,
Bakırköylü mü?
Kız sen İstanbul’un
neresindensin...
Erenköy, Kadıköy,
Üsküdar’dan mı?
Esentepe, Yıldız,
Beşiktaş’tan mı?

Buseciğim...
Sen İstanbul’un neresindensin?

Halkalı’da oturuyordu Buse...
Yarımburgaz Mahallesi’ndeki Bosphorus City’nin önündeki tarlalardan Kimsesizler Mezarlığı’na çıkmıştı ki, lağımı geç Altınşehir’dir, bomba patladı.

(Altınşehir’in adı hem altın, hem şehir ama, bildiğin mezra... Sokakta bulunan sahipsiz cesetleri gömerler Kimsesizler Mezarlığı’na... Yapayalnız binlerce insan vardır, Türkiye’nin en kalabalık şehri İstanbul’da... Mezarlık manzaralı Bosphorus ise, 1 milyon dolara.)

Görüldüğü gibi, Buseciğimin ikametgâh durumu uymuyor o şarkıya... Güya İstanbul’da yaşıyordu ama, yoktu o satırlarda... Çünkü, şarkılarımızdaki romantizm yok artık İstanbul’da.

Milyonerle zilyonerin kıç kıça, azınlığın İsviçre gibi, çoğunluğun Afganistan gibi yaşadığı, insanların gülümsemediği, birbirine selam vermediği, komşusunu tanımadığı, örgütlerin cirit attığı, yuvalandığı, kim kime dum duma, vahşi bir şehir burası... Rant yağmasıyla, oy avcılığıyla servet kazanırken insanlığını kaybeden; ülkenin öbür ucu yanarken, şehit tabutları yağarken, ee-eh bana ne diye, eğlenceye doludizgin devam eden... Gazi Mahallesi’nde, Okmeydanı’nda Ümraniye’de atılan molotofları, sanki başka ülkedeymiş gibi televizyondan seyreden... İlelebet böyle yaşamaya devam edebileceğini zanneden, yabancılaşmış bir şehir.

Buseciğim, milattır...

Türkiye’nin en zengin şehrinde, çavuş babasının maaşı yetmediği için dershaneye gidemeyen, ücretsiz Mehmetçik Dershanesi’ne gitmeye çalışırken hayatını kaybeden Buseciğim.

Umursamazlığın kaçınılmaz sonucu olarak, çok uzakta zannedilen terör artık buradadır... Ve, bir tatlı huzur çok uzaktır artık İstanbul’a.

*********

Her akşam haberlerde çıkan şehit askerlerle ilgili haberleri izleyemiyorum artık. Boğazım düğüm düğüm, sürekli ağlıyorum. Böyle haber izlenmez diyorum kendi kendime. Yüzümü yıkayıp geri geliyorum ki nafile....

*********

Yılmaz abi'nin kalemine sağlık yine, her zamanki gibi;
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/15108231.asp?yazarid=249&gid=61

2 yorum:

  1. :( Cok cok fena oldum aycacım..

    buseyı dınlerken sabah haberlerınde
    o yazdıgım satırları yazarken de oyleydım

    nasıl pırıl prıl bnı cocuk
    ve ah...

    ne zor dayanmak..

    YanıtlaSil
  2. Ah Öykücüm, hem çocuğa hem de diğerlerine dayanmak çok zor... Suçları ne? Meslek olarak askerliği seçmiş olmaları... Buse'nin suçu ise babasının asker olması :(

    YanıtlaSil