Uzun bir yazı olacak uyarıyorum :)))
Geçen hafta cuma günü İstanbul'a doğru yola çıktık. Cuma gece annemlerdeydik. Cumartesi sabahtan Sirkeci, Eminönü, Cağaloğlu civarında fotoğraf malzemeleri almak için iyi yol yaptık... İstanbul'un kalabalığını Ankara'da yaşayınca unutuyoruz. Ve maalesef her geçen gün artan İstanbul kalabalığından her gidişimde bir kat daha nefret ederek dönüyorum. Haaa İstanbul'u çok seviyorum ama artık biri bu göçü durdursun yaaaa...
Babamın ailesi ile neredeyse hiç görüşmüyorum. Uzun yıllar önce yaşanan bazı olaylar sebebiyle pek çoğunu ilk kez kendi nikahımda görmüştüm... Büyük halamdan buna dahil...
Cumartesi evden çıkmadan, babam halamın Çemberlitaş'ta bir etkinliğe katıldığını söyledi. Bir süredir takı tasarımı yaptığını duyuyordum. Ama açıkçası ilgilenmek çok da içimden gelmiyordu... Neyse efendim babam yanlış anlamış, biz tam Bab-ı Ali'den yukarı çıkarken, Eminönü Halk Eğitim merkezinin minik avlusunda tesadüfen halam ile karşılaştık. Hoşuma gitmedi desem yalan olur. Çünkü yıllarca çaba harcamadan yaşadıklarını düşündüm... Şimdi neredeyse 50 yaşından sonra takı yapmayı öğrenip, satıp para kazanmaya çalışması hoştu. Biraz sohbet, muhabbet ettik ve geri kalan işlerimizi halletmeye koyulduk.
Saat neredeyse öğlen 3 olmuştu. Kardeşimi bekliyorduk hep birlikte balık ekmek yemek için iskelede :D Neyse efendim balık ekmek yemeden İstanbul'a gelmiş gibi hissetmiyoruz biz, ailecek :)) Balık ekmeklerimiz yendi, yetmedi turşular yendi (pis boğazlık işte) Sonra da Tünel'den Taksim'e gidildi.
Serhat söz vermişti beni Terkos Pasajına götüreceğine :) Çok kalabalıktı ama ben yine de üzerime olacak bir şeyler almayı başardım :D Ardından da erkeklerin bira keyfine be n limonata ile eşlik ettim...
Eve erken döndük çünkü Pazar günü, Düğün Hikayesi çekimi var ve anneler günü kutlamasını teyzemlerle birlikte erken yapacağız :) Yemekler yendi, hediyeler verildi, ben de kusur kalmadım 1 kadeh rakı içtim ( yıllık limitimi doldurdum yani)
---------------------------------------------------------------------------
Pazar günü çekim Anadolu yakasında, Ümraniye'deydi. Biz aslında otobüsle geçmeyi planlıyorduk ki babam üstünü giyinip gelince, planımızın geçerli olmadığını anladık. Babam ve annem bizi elimiden tutup çekim yapılacak yere teslim etti :) Kendimi ilkokula yeni başlamış çocuklar gibi hissettim :))) Not: Fotoda yerlerde sürünen benim :)))
Çok güzel bir gündü. İstanbul'da fotoğraf çekmeyi çok seviyorum. Mekan sınırlaması yok, istediğin her yeri bir çekim alanına çevirebiliyorsun :) Yeni fotoğraflar önümüzdeki hafta siteye eklenmiş olacak.
----------------------------------------------------------------------
Çekim dönüşü saat 11'e geliyordu ki biz Mecidiyeköydeydik. Serhat'ın kankası Ali bir gece bende kalın diye tutturmuş ve biz de kıramamıştık :) Ali'yi görmek demek, Amerika'dan gelen yeni fotoğraf makinemizi teslim almak anlamına da geliyordu aslında :D Kendisi Nikon D5000 olup, üzerine en yakışacak lens ile sipariş etmiştik - Tamron 17-50 !!! Çok mutluyum hihihiiii çünkü D5000 benim hehehe :D Ali'ye, Amerika'dan bize getiren annesine ve garanti süresi ve güvenilirliğini bizim için üşenmeyip araştıran Eray abiye çok teşekkürleeeeerrr!!! :)
Gece babama bizi erken uyandırmasını yazdığım bir mesaj ile 2'yi geçiyordu uyuduk
---------------------------------------------------------------------
Annem sabah saat 07:17'de aradı, saolsun. Neden bu kadar erken diyeceksiniz... Saat 10:30'da Taksim'den Varan'ın servisine binmemiz gerekiyordu. Bütün eşyalar annemlerde. Toplanması gerekiyordu. Aslında keşke daha erken olsaydı da babam ve Uğur evden çıkmadan gidip onları da görebilseydik. Kağıthane'den Edirnekapı'ya bir minibüs ile uçtuk :) Duş, kahvaltı, çanta toplamaca derken koştura koştura gittik Taksim'e.
-----------------------------------------------------------------------
Pazartesi akşam geldik ama bir de bize sorun... Yorgunluk diz boyu, yapılması gereken tonla iş var, ev işlerini saymıyorum :D
Düğün Hikayesi için çok önemli bir girişimde bulunduk ve sonuçlanması sanıyorum bu yıl sonunu bulacak. Bizim için dua edin ve şans dileyin lütfen :)
Anlatacak çok şey var, fotoğraflar var, arkası yarın, öpüyorum hepiniziiiiiii
okurken yoruldum valla, düğün hikayesi gerçekten üzerine düşeni fazlasıyla yapıyor, işlerinizin gelişmesine çok sevindim. Saçların da uzamış bu arada, şaşırdım :))
YanıtlaSilDolu dolu harıka bı yazı olmus
YanıtlaSilsenın gozunden ıstanbul u dınlemek ayrı bı guzellık
kalabalıgı konusunda sana katılıyorum
bırı su goce dur desın gercekten artık
yeter
:) bu arada senı cok ozlemısım ben Aycacım
Ayçaçcım bol koşturmacalı olmuş İstanbul günleriniz,böylesi daha iyi ama.Bereketli geçmiş.Yeni düğün fotolarını heyecanla bekliyorum,inanıyorum ki hepsi şahanedir...
YanıtlaSilKeyifli bir yazı olmuş :)
YanıtlaSilUzun derken bu kadarını beklemiyordum ama çok keyif alarak sonuna kadar okudum. Yarınki yazını bekliyorum şimdi. Sevgiler.
YanıtlaSilHa unutmadan saçlar uzamış, hoş olmuş...
Benim de canım balık ekmek çekti, biz de Eminönüne her gidişte orada balık ekmek yemeden dönmüyoruz:)) Bu arada makine kardeşi olmuşuz ben de d5000 kullanıyorum ama makineyi 1500e alınca lensini değiştirmek için ayrıca bütçe ayırmayı gözüm yemedi... Güle güle kullan:) Ayıp olmazsa hangi ülkeden makine ve lensin ne kadara malolduğunu sorabilir miyim? Benim kardeşim de yazın polonyada olacak, Almanyaya falan da geçecektir ama ondan lens istesem mi-güvenilir olur mu bilemiyorum ki...
YanıtlaSilYorucu keyifli geçmiş,ü
YanıtlaSilyeni makineni güle güle kullan
bu arada internet cafedeki klayelerden negtey ediyorum, harfler silinmiş,
Lale
ayy nası tırsmışım bana yazdığın son yorumdan sonra.uğramaya korkak oldum:))))ama uğramadan da bunca güzel haberi alamazdım ya:)şöyle diyeyim ;aycacım eşime sordum zinhar olmaz dedi:)))ay ben kocanın en çok bu paravan halini seviyorum yaww:)))öptüm başarılarınız artarak sürsün e mi..
YanıtlaSildolu dolu yaşamışsın yine:)koşturmaca :))
YanıtlaSilAyça'm, işlerin çok yolunda gidecek, daha da iyi olacak hissediyorum,
kendine çok iyi bak,
öpücükleeer