Pazar gecesi vardım anamın evine :) Biliyorsunuz bir öksürük durumu yaşıyorum bahar başladığından beri. İstanbul'da gram öksürmedim :))) Ankara'ya alerjim olduğu dönüş yolunda otobüs Ankara'ya girdiği gibi öksürmemden anlaşılmış bulunmakta :D
Pazartesi sabah erken kalkıp, kahvaltımızı yaptık. Annemin belediye'de işi vardı. Birlikte işlerini hallettik. Dönüş yolunda kuaförüme uğradım. Kaşlarımı aldırdım ohhh :) Kuaförüm Muammer abi saçlarımı görünce; "yok ben erkeklerle sarılıp, öpüşmüyorum" diye espriyi patlattı :))
Edirnekapı'da pazartesi günleri kurulur pazar. Pazarımızı yapıp eve döndük. Komşu teyzelerle akşam üstüne kadar varan kahve sohbetleri sonunda Teyzoş'a gitmek üzere annemle yola çıktık. Yedik, içtik, sohbetler edildi. Kuzenler hediye çantalarını çok beğendi ( anneme beğendiremedim) :) Teyzoş'a da fimodan yaptığım kolyeyi götürmüştüm. Gece geç saatlerde eve geri döndük.
Salı sabah çok komikti. Kardeşim interneti karşı komşu ile ortak kullanıyor ve modem karşıda. Ay internet ir türlü çalışmaz e Yeldam'a uğrıycam ama haber vermem gerek. En sonunda karşı komşumuz geç kızım sen işini hallet dedi, buyur etti beni :)))
Evden çıktım önce Nikon'un yetkili servisine fotoğraf makinemi bıraktım, sensörünün temizlenmesi için. 40 dk sürer dediler. Ben de Bab-ı Ali'de yokuşu tırmanmaya başladım. Yeldam'ı ziyarete. Allahım nasıl şeker bir insan size anlatamam. İşyerinde, o kadar işinin arasında beni evinde misafir edermişcesine sürekli bir şeyler yedirmek içirmek istiyor. Canım benim, öyle mutluyum ki seni tanıdığıma, yüz yüze tanıştığıma. Bana kendi elleriyle bardak altlığı hazırlamış. Hediyeler almış. Çok utandırdı beni çok... 2 saate yakın sohbet ettik, sanki hep tanışıyormuşuz gibi :) Teşekkür ederim Yeldam, hediyelerin, güzel sohbetin, misafirperverliğin için :)
Sonra etsy'den tanıştığım adaşım Ayça ile buluştum. Etsy'de hiç satışımız ve olumlu feedbackimiz olmadığı için karşılıklı satış yapmıştık, önceki hafta. (takas yapar gibi) Ayçayı aldım Caferağa Medresesi'ne gittik. Nasıl özlemişim offf Sirkeci, Cağaloğlu, Sultanahmet... Ayça’dan yüzüğümü aldım, ona da mini çantasını verdim. Sohbet ettik, birkaç han dolaştık, biraz çaput aldık : )
Akşamına çok yakın bir arkadaşımla buluştum, erkek kardeşim de bizimleydi : ) Ayşegül’ü oda çok sever. Onları beklerken önce biraz İstiklal’de vitrinlere baktım. Sonra kendime şeffaf bir plaj ayakkabısı aldım : ) Ayağıma giyip çıktım dükkandan : ))) Kardeşle bir şeyler atıştırıp, Ayşegülü bekledik. Bir şeyler içtik. Gece ile konuşup ertesi güne sözleştik.
Çarşamba günü, Fatih'te çarşamba pazarı günüdür. Sabahtan annemle pazara gittik. Ardından da Gece ve Paşa ile buluşmaya gittim. Gece'nin çalıştığı yerin bahçesinde oturduk. Büyük prenses VoodooBird ve küçük prenses de oradaydı. İnanın hepsi birbirinden tatlı, hoş sohbet. Genetiklerinde güzellik ve mütevazilik var bu ailenin :) Maşallah hepsi birbirinden güzel :) Beni öyle güzel karşıladılar ki anlatamam. Sanki bir kaç yıldır görüşemediğimiz eski dostlarla buluşmuş gibiydim :) Sohbet, muhabbet, yemekler, sonra büyük prenses bize kahvelerimizi yaptı ( ellerine sağlık fıstığım, çok güzeldi ) Saatin nasıl geçtiğini anlamadım onlarla sohbet ederken. Bana hediyeler almışlar. Öyle mutlu oldum ki... Gece'cim beni yollarken kapıya kadar geçirdi. Canım benim İstanbul'da yaşıyor olsam walla her hafta ziyaret ederdim seni, ablanı :)
Devamı yarın diyip kaçıyorum :))) Öpücükler hepinize, iyi hafta sonları canlarım...
Ay canım benim
YanıtlaSilyeni gördüm yazını
nasıl ev sahipliği yaptımsa paso çay içirdim kıza
Canım seni tanımış olamktan dolayı çok mutlu olduğumu birkere daha belirtmek istiyorum
Teşekkürler ziyaretin için
Ayaklarına sağlık
Canım benimm, bir şey yedirip içirmene gerek yok ki :) Misafirperverliğin, dostane tavrın yeter :) Öpüyorum
YanıtlaSildaha yeni gördüm kusura bakma teşekkürler canım övgü dolu sözlerin için ablam varya verdiğin günden beri hep senin çantanı kullanıyor öyle sevdikki seni yok çıkarmam aycacığın hediyesi diyor tekirdağa da onla gitti başka canta almadı Gece
YanıtlaSil